Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin sürekli borç ilişkisi içeren bir sözleşme niteliğinde olmamasına rağmen, arsa sahibinin arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesini haklı nedenle feshedebileceği kabul edilebilir[1].
Haklı sebebe ilişkin bir tanıma Türk Borçlar Kanunu’nda yer verilmemekle birlikte, doktrinde haklı sebeple feshe ilişkin düzenlemelerden hareketle genel bir tanım geliştirilmiştir. Buna göre, sözleşme süresinin dolmasına veya en yakın olağan fesih süresine kadar sözleşmeye devam etmeyi dürüstlük kuralına göre beklenemeyecek hale getiren tüm şartlar, haklı sebep[2] teşkil eder[3].
Hangi olguların, sürekli borç ilişkisini çekilmez hale getirebileceğini önceden belirlemek mümkün değildir[4]. Her somut olaydaki ilişkiler, birbirinden tamamen farklı olacaklar ve aynı münferit olgular zaman içinde çoğu kez farklı bir değerlendirmeye tabi tutulacaktır[5].
Bir sözleşmenin haklı sebeple feshi için, sebebin hem objektif hem de sübjektif açıdan belirli bir ağırlık taşıması, yani belirli bir önem derecesine sahip olması gerekmektedir[6]. Objektif ağırlık, ileri sürülen sebebin dürüstlük kuralına göre, haklı sebebe başvuran tarafın belirli bir süreli sözleşme söz konusu olduğunda kararlaştırılan sürenin sona ermesine veya belirsiz bir süreli bir sözleşme söz konusu olduğunda olağan feshin yapılabileceği ana kadar devam etmesine izin vermemesini gerektirir[7]. Objektif ağırlık, dürüstlük ilkesi çerçevesinde belirlenir[8]. Aynı koşullar altında makul bir insanın ilgili sebep çerçevesinde sözleşmeyi feshedip edemeyeceği araştırılır[9]. Subjektif olarak, başvurulan sebebin sözleşmeyi fesheden taraf açısından sözleşmeye devamı gerçekten katlanılmaz hale getirmelidir[10]. Sübjektif ağırlık, tüm koşullar ışığında belirlenmelidir[11]. Objektif haklı bir sebebin varlığı, çoğu durumda sübjektif haklı bir sebebin de var olduğu anlamına gelmektedir[12]. Eğer, sürekli borç ilişkisini fesheden taraf, fesih beyanında bulunmakta uzun süre gecikmişse, sözleşmenin sürdürülmesini gerektiren sebepleri dikkate almamışsa, dürüstlük kuralına aykırı olarak feshetmişse, sübjektif sebebin bulunmadığı kabul edilmektedir[13].
Sözleşmenin haklı sebeple feshine temel teşkil eden olguları dikkate almaksızın sözleşmenin karşı tarafı ile iş birliğine devam eden veya devamına hazır olduğunu bildiren kimse, bu olgulara haklı sebep niteliği atfetmediğini göstermektedir[14]. Sözleşmeyi devam ettiren veya devam ettirmeye hazır olduğunu gösteren taraf, sözleşmeyi haklı nedenlerle fesih hakkını kaybetmektedir.
Sübjektif ağırlığa dürüstlük kuralına aykırı olarak başvurulamaz. Özellikle, haklı sebeple fesihten faydalanan taraf, karşı tarafı bir haklı sebeple fesihle tehdit ederek sözleşmesel bir menfaat arayamaz. Gerçekten, kendi lehine sözleşme hükümlerinde bir değişiklik sağlayarak devam etmeye hazır olduğunu beyan eden taraf, sözleşmeye devamın kendisi için katlanılmaz olduğunu ileri süremez ve böylelikle haklı sebeple feshe başvurma imkânını kaybeder[15].
Sözleşmenin feshi için haklı sebep teşkil eden olgunun varlığı kural olarak fesih muhatabının kusuru şartına bağlı olmadığı gibi fesih muhatabının kusuru da haklı sebeple fesih için tek başına yeterli değildir[16]. Çünkü sözleşmenin haklı sebeple sona erdirilmesi için gerekli olan yalnızca fesih beyanında bulunan kişi için sözleşmenin devamını çekilmez hale getiren bir olgunun varlığıdır. Bu olgu fesih muhatabının kusurlu ya da kusuru olmayan bir davranışından kaynaklanacağı gibi, başka bir dış olgudan da kaynaklanabilir[17].
Haklı sebep kavramı, hukuken belirsiz bir kavramdır, her bir durumda hâkimin somut olayın özelliklerini ve mevcut çıkarları göz önüne alarak haklı sebebi somutlaştırması gerekmektedir[18]. Belirli bir durumda haklı sebep teşkil eden neden diğer durumda teşkil etmeyebilir[19].
Haklı sebeple fesih, özellikle yükleniciye atfı kabil sebeplerle arsa sahibi açısından sözleşmenin devamı olanaksızsa veya bunun kınanabilir bir davranışına dayandığı zaman söz konusu olmaktadır[20]. Arsa sahibinin, yükleniciye duyduğu güvenin kaybolması, tek başına arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin haklı nedenle feshi için yeterli değildir[21]. Yüklenicinin kusurlu ve borca aykırı davranışı sonucu, arsa sahibinin onunla çalışmak için güveninin kalmaması gerekmektedir[22]. Bu durumlara örnek olarak, yüklenicinin arsa sahibinin temsilcisi ile ihtilaf içerisinde olması, arsa sahibine hesap verirken gerçeğe dayanmayan sahte beyanlarda bulunması, arsa sahibinin talimatlarına uyması gerektiği halde bundan kaçınması, vb. verilebilir[23]. Yalnızca yüklenici değil, onun yardımcı şahıslarının davranışlarının da hesaba katılması gerekmektedir[24]. Arsa sahibinin yapılmış olan kısmın bedelini ödeme borcu, haklı sebeple fesihten etkilenmemektedir[25]. Sözleşmenin feshi inşaatın tamamlanmamasına neden olmuşsa, yapılmış olan kısım arsa sahibi için tamamen veya kısmen kullanılamaz ise, arsa sahibinin yapılmış kısmın bedelini vermekten kaçınması mümkün olmalıdır, çünkü yüklenicinin kusurlu davranışı arsa sahibinin aleyhine bir durum yaratmamalıdır[26].
Hiçbir surette yüklenicinin arsa sahibine makul bir neden vermesi, haklı bir sebebin varlığının kabulü için yeterli değildir. Arsa sahibinin her türlü makul fesih nedeni arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin feshi için haklı neden olarak nitelendirilmemekte, bu nedenin yüklenicinin davranışından kaynaklanması gerekmektedir[27].
Sözleşmenin arsa sahibi açısından devamını katlanmaz kılmakla birlikte yükleniciye atfedilemeyen sebepler, kural olarak arsa sahibini feshinin yasal sonuçlarından kurtarmamaktadır[28]. İnşaatın artık arsa sahibi için bir yarar teşkil etmemesinin veya arsa sahibinin mali sebepler dolayısıyla sözleşmenin ifasından vazgeçmesinin tek başına bir haklı sebep oluşturmayacağı tartışmasızdır[29]. Yüklenicinin geçerli neden olmaksızın TBK m. 476’ya göre arsa sahibine ihtarda bulunmuş olması da bu şeklen ihtarlar tekrar etse bile tek başına sözleşmenin devamını katlanılmaz hale getirmemelidir[30].
Arsa sahibinin sözleşme ile kararlaştırılan yüklenicinin edimini kullanamaması veya bu edimi finanse etme olanaklarından yoksun olması olguları, kural olarak bir haklı sebep fesih niteliği teşkil etmemekle beraber, paranın değer kaybına uğraması, savaş durumu, hükümet darbesi, doğal bir afet gibi toplum hayatındaki koşulların önceden öngörülemeyecek şekilde büyük bir değişikliğe uğraması neticesi yapının kullanılması veya finanse edilmesi olanakları tamamen ortadan kalkıyorsa durum değişmektedir. Böyle bir durumda sözleşmeyi fesheden arsa sahibinin TBK m. 484’e dayalı tazmin yükümlülüğünden tamamen veya kısmen kurtulması mümkün olmalıdır[31]. Taraflar, sözleşmeyi bozucu koşula bağlı olarak akdetmişlerse, kullanılabilir veya finanse edilebilir olmasının ortadan kalkmasıyla koşul etkisini kaybeder ve sözleşme koşulun gerçekleşmesiyle sona erdiğinde TBK m. 484 hükmü tamamen devre dışı kalır[32].
Zarar tazmin yükümlülüğü, haklı sebeple feshin sonucu tamamen veya kısmen ortadan kalkacağından, özellikle büyük projelerin gerçekleştirilmesini konu edinen arsa payı karşılığı inşaat sözleşmelerinde arsa sahibi çoğu kez fesih beyanında bir haklı sebeple fesih nedenine başvuracaktır. Arsa sahibinin beyanı tereddütsüz başka şekilde anlaşılmadıkça, bu fesih şarta bağlı olmadan beyan edilmiş sayılacaktır. Aynı koşullar, gerçekte varsayılan ya da bir başka haklı sebebin bulunmadığı durumlar için de geçerlidir[33].
Her somut olayda bir haklı sebebin var olup olmadığı, o somut olayın şartlarına bağlı olarak hâkim tarafından belirlenecektir[34]. Bir haklı sebep fesih nedeninin bulunup bulunmadığı, arsa sahibi için sözleşmeye devamı çekilmez kılan belirli veya tartışmasız bir olgunun var olup olmadığına bakılarak belirlenecektir[35]. Haklı sebeple feshin kullanılması, dürüstlük kuralına aykırılık teşkil etmemelidir[36]. Haklı bir sebebin var olduğu hususunda ispat yükü, arsa sahibine aittir[37].
Arsa sahibinin arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesini haklı nedenle feshedebilmesi ancak haklı nedenle feshin dayandığı olgunun kanunda özel olarak düzenlenmiş hallerden birine girmememesi veya ilk olarak sözleşmenin kurulmasından sonra ortaya çıkmış olması koşullarıyla mümkündür[38].
Arsa sahibinin arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesini haklı nedene dayanarak feshetmesi durumunda sözleşme, ileriye etkili olarak sona ermektedir[39]. Yüklenicinin kusurlu davranışından dolayı arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesini haklı nedenle fesheden arsa sahibi, yükleniciden olumlu zararının tazmin edilmesini talep edebilir[40]. Arsa sahibinin başka bir yüklenici ile anlaşılması ve inşaatın ona tamamlattırılması için gereken masrafları talep edebilmesi mümkündür[41]. Arsa sahibinin inşaatın tamamlanmasına ihtiyacı bulunmamaktadır[42]. Bu yüzden o ana kadar inşaat için yapılmış ödemelerin faydasız kalmış masraflar olarak tazminini talep edebilir. Bununla birlikte arsa sahibinin zararı azaltıcı şekilde kendine kalan ifa edilmiş kısmın bir değer taşıdığını da fesih sonucu bu kısım değersiz kalmadıkça hesaba katması gerekmektedir[43]. Arsa sahibinin fayda sağladığını ispat yükü, yükleniciye aittir[44].
TBK m. 484’ten kaynaklanan tazminat yükümlülüğü, haklı bir sebebin sonucu olarak tamamen veya kısmen ortadan kalkabileceğinden, özellikle büyük projelerin gerçekleştirilmesine ilişkin arsa payı karşılığı inşaat sözleşmelerinde çoğu kez arsa sahibinin fesih beyanında haklı bir sebebe dayanması olgusuyla karşılaşılabilinecektir. Arsa sahibinin beyanının yorumundan başka türlü anlaşılmadıkça, bu fesih beyanı şartsız olarak yapılmış kabul edilir, bu gerçekte ne varsayılan ne de başka bir fesih nedeninin bulunduğu durumda da geçerlidir[45].
Diğer taraftan arsa sahibinin fesih beyanını haklı bir sebebin gerçekleşmesine bağladığı durumda geciktirici koşula bağlı fesih beyanındaki durumla aynı hukuki durumda bulunulur. Sözleşmenin feshi çerçevesinde yüklenici açısından bağlanmış şart açısından bir belirsizliğin bulunmadığı durumlar hariç, beyan edilen fesih hüküm doğurmamaktadır[46].
Yüklenicinin haklı nedenle arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesini feshedip edemeyeceğinin de belirlenmesi gerekmektedir. Aksine anlaşma olmadıkça, yüklenici Kanun’da yer alan özel sona erme sebeplerine bağlı olarak sözleşmeyi sona erdirebilir[47]. Bu, kanunda düzenlenmemiş, dürüstlük kuralına göre sözleşmenin sürdürülmesi beklenemeyen bir durum ortaya çıktığında yükleniciyi pek tabiî ki memnun etmeyecektir. Bu durumda yüklenicinin arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesini haklı sebebe dayanarak feshedip etmeyeceği sorunu ortaya çıkmaktadır. Doktrindeki bir görüşü savunan yazarlarca[48], sürekli eser sözleşmesi niteliğindeki sözleşmelere uygulanan prensipler dikkate alınarak, bu soruya olumlu cevap verilmesi gerektiği ileri sürülmektedir[49]. Bu özellikle arsa sahibinin kusurlu bir davranışından kaynaklanan haklı sebep halleri için geçerlidir[50]. Yüklenicinin haklı bir sebebe dayanarak sözleşmeyi feshi TBK m. 484’teki şartlarla mümkündür[51].
Kanaatimizce de, kanunda düzenlenmemiş olmasına rağmen yükleniciye haklı nedenle fesih yoluyla arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesini sona erdirme olanağı tanınmalıdır. Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinde yükleniciye sözleşmeyi tek taraflı olarak sona erdirme olanağı taşıyan özel düzenlemeler hariç (TBK m. 480/f. 2 ve 3 gibi), genel nitelikte bir sona erdirme olanağı tanınmamıştır. Bu durumda yüklenicinin haklı nedenle sözleşmeyi fesih hakkının dayanağını başka yerde aramak gerekmektedir. Yüklenicinin fesih hakkının dayanağı olarak TMK m. 2’de düzenlenmiş bulunan dürüstlük kuralını kabul etmek mümkündür. Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesini haklı nedenle fesih hakkının dayanağı olarak yüklenici ve iş sahibi için farklı hükümlerinin esas alınması eleştirilebilir. Bununla birlikte, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinde yüklenicinin eseri meydana getiren taraf olması dolayısıyla borçlarının hem daha çok hem de daha ayrıntılı olduğu gerçeğini dikkate alan kanun koyucu TBK m. 484 hükmü ile tam tazminatla fesih imkânı getirerek arsa sahibinin inşaatın ifa edilmesine olan özel güvenini korumak ihtiyacı hissetmiştir. Yüklenici açısından ise aynı gerekçelerin kabul edilmesi mümkün değildir. Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinde arsa sahibinin asıl borcu arsa paylarını devir olup, diğer borçları ise daha çok taraflar arasında yapılan sözleşme ile uygulama alanı bulmaktadır[52]. Arsa payını devir borcunda temerrüt halinde yüklenici arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinden dönebileceği gibi, ifa güçlüğüne düşmesi halinde arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinden dönebilir veya sözleşmeyi feshedebilir. Buna karşılık çok sık karşılaşılmasa da yüklenici açısından sözleşmeye devamın beklenemeyeceği hallerde de (arsa sahibinin yapı kurallarına aykırı olarak bina inşası hususundaki ısrarı, arsa sahibinin taraflar arasındaki güven ilişkisini büyük ölçüde sarsıcı davranışları vb.) TMK m. 2’de yer alan dürüstlük kuralı dikkate alınarak yüklenici tarafından arsa payı karşılığı inşat sözleşmesinin haklı nedenle feshine olanak tanımak gerekmektedir. Her bir somut olayda haklı nedenin bulunup bulunmadığını belirleyecek olan hâkimdir.
Eğer yüklenici haklı sebebe dayanarak arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesini feshederse, hâkim tüm koşulları göz önüne alarak feshin parasal sonuçlarını karara bağlayacaktır. Arsa sahibi, yüklenicinin haklı sebebe dayalı feshinden dolayı sorumlu ise, kendisi sözleşmeyi TBK m. 484 hükmüne göre feshetmiş gibi ödeme ve tazminatla yükümlü olacaktır[53]. Diğer durumlarda arsa sahibinin yapılmış kısmın bedelini ödeme yükümlülüğü TBK m. 486/f. 2 hükmünün kıyasen uygulanmasıyla belirlenecektir[54]. Zararı tazmin yükümlülüğü, arsa sahibine değil, yükleniciye ait olacaktır[55].
Haklı sebebin mevcut olmamasına rağmen ilke olarak yüklenicinin haklı nedene dayandığını ileri sürerek arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesini feshetmesi durumunda, bu feshin geçerliği yoktur; arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi feshedilmemekte ve varlığını devam ettirmektedir[56]. Arsa sahibinin yüklenici tarafından beyanı arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin sona erdirilmesine ilişkin bir öneri olarak kabul etmesi durumunda, sözleşme, feshin bir sonucu olarak değil, tarafların anlaşması dolayısıyla sona ermektedir[57].
[1] Bettschart, s. 141; Buz, İş Sahibinin Eser Sözleşmesini Feshi, s. 226; Zevkliler/Gökyayla, s. 614.
[2] Sebep kavramının geniş anlamda anlaşılması gerekmektedir. Bazı özel sözleşmelere özgü istisnalar dışında haklı sebeple bir sözleşmenin feshini oluşturan sebep çeşitlerine ilişkin genel bir sınırlama bulunmamaktadır. Kural olarak bir tarafa veya diğer tarafa özgü veya bunların dışında herhangi bir sebep söz konusu olabilir: bir sözleşme ihlali, sözleşme ihlali oluşturmayan bir davranış, karşı sözleşenin kişisel durumunda meydana gelen bir değişiklik veya şartlarda bir değişiklik. Venturi-Zen-Ruffinen, La Résiliation pour justes motifs, N. 377; Gauch, Beendigung von Dauerverträgen, s. 176; Wolfer, s. 622.
[3] Oğuzman, s. 36; Altınok-Ormancı, s. 133; Erdem, Anonim Ortaklığın Haklı Sebeple Feshi, s. 80; Şenol, s. 196; Demirsatan, s. 271; Tuncay/Savaş, s. 1176; Yürekli, s. 237; Venturi-Zen-Ruffinen, La Résiliation pour justes motifs, N. 375; Vetter/Gutzwiller, s. 704; Dursun-Karaahmetoğlu, s. 91; Cherpillod, s. 97; ATF 92 II 299 (www.swisslex.ch).
[4] Oğuzman, s. 42; Dursun-Karaahmetoğlu, s. 91.
[5] Seliçi, Sürekli Borç İlişkilerinin Sona Ermesi, s. 193; Oğuzman, s. 43.
[6] Venturi-Zen-Ruffinen, La Résiliation pour justes motifs, N. 227; Altınok-Ormancı, s. 139; Wolfer, s. 622; Venturi-Zen-Ruffinen, SJ 2008, s. 12; Vetter/Gutzwiller, s. 704; Carruzzo, s. 559.
[7] Venturi-Zen-Ruffinen, SJ 2008, s. 13; Vetter/Gutzwiller, s. 704; Venturi-Zen-Ruffinen, La Résiliation pour justes motifs, N. 228; Altınok-Ormancı, s. 139.
[8] Venturi-Zen-Ruffinen, SJ 2008, s. 13; Feshe dayanak teşkil eden sebebin ağırlığı dürüstlük kuralı çerçevesinde değerlendirildiğinde, iki olasılık gündeme gelebilir: Eğer söz konusu sebep, sözleşmenin haklı sebeple feshi için tek başına yeterli bir ağırlığa sahipse, objektif ağırlık şartını gerçekleştirmiş demektir. Ancak bazen tek başına yeterli ağırlığa sahip olmayan bir sebep, bazı şartların gerçekleşmesiyle haklı fesih imkânını doğurabilir. Bu şartlar, kısaca, sebebin gerçekleşmesinden sonra yapılan ihtara rağmen bunun tekrarlanması olarak ifade edilebilir. Altınok-Ormancı, s. 140.
[9] Venturi-Zen-Ruffinen, SJ 2008, s. 13; Dursun-Karaahmetoğlu, s. 92.
[10] Venturi-Zen-Ruffinen, La Résiliation pour justes motifs, N. 233, 448; Venturi-Zen-Ruffinen, SJ 2008, s. 17; Vetter/Gutzwiller, s. 705.
[11] Soyut bir yaklaşımın yeterli olmadığı ve İMK m. 4/TMK m. 4’ün gereklerine uygun olmadığı hakkında bkz: Venturi-Zen-Ruffinen, SJ 2008, s. 18.
[12] Venturi-Zen-Ruffinen, SJ 2008, s. 18; Vetter/Gutzwiller, s. 705.
[13] Vetter/Gutzwiller, s. 705.
[14] Venturi-Zen-Ruffinen, SJ 2008, s. 19.
[15] Venturi-Zen-Ruffinen, SJ 2008, s. 21.
[16] Dursun-Karaahmetoğlu, s. 97.
[17] Dursun-Karaahmetoğlu, s. 97.
[18] Altınok-Ormancı, s. 135; Dursun-Karaahmetoğlu, s. 90; Carruzzo, s. 559; Wolfer, s. 622; Şenol, s. 195; Gauch, Beendigung von Dauerverträgen, s. 1756-176; Vetter/Gutzwiller, s. 704; TMK m. 4, hâkime, kanunun haklı sebebe yollama yaptığı hallerde takdir yetkisi bırakmış ve hükmünü hukuka ve hakkaniyete göre vermesini emretmiştir. Böylece bütün haklı sebeple fesih hükümlerinde kanun koyucu isteyerek bir hüküm içi boşluk bırakmış ve hâkimin bu boşluğu TMK m. 4 gereğince takdir yetkisine dayanarak doldurmasını öngörmüştür. Hâkim, hukuki sonuca götürecek olgunun haklılığının değerlendirilmesinde takdir yetkisine sahiptir. Haklı sebebin varlığına olumlu bir cevap verilirse, bu olguya kesin bağlanan hukuki sonuç fesihtir. Hâkimin, fesihten başka bir hukuki sonucu kabul ederek, hükme bağlaması imkânı yoktur. Hâkimin görevi, belirlenen vakıaların, kanun anlam ve tutumu içinde hukuk ve hakkaniyet esasları çerçevesinde feshe götürecek kadar haklı olup olmadıklarını değerlendirmekten ibaret olacaktır. Hâkim, somut olayın bütün özel şartlarını göz önünde tutmalı ve vereceği hüküm somut objektif bir gerekçeye dayanmalıdır. Seliçi, Sürekli Borç İlişkilerinin Sona Ermesi, s. 187.
[19] Venturi-Zen-Ruffinen, SJ 2008, s. 12.
[20] CHK- Hürlimann/Siegenthaler, Art. 377 N. 6; Müller/Bouverat, N. 1828; Bettschart, s. 142; Krauskopf, s. 63; Fröhlich-Bleuler, N. 1528; Peters/Jacoby, § 649 N. 57; Stöckli, Abschluss und Beendigung von Planervertragen, s. 101; Glasl, s. 225; Busche, § 649 N. 32; Gauch, Art. 184 N. 5.
[21] Krauskopf, s. 62; CHK- Hürlimann/Siegenthaler, Art. 377 N. 6;
[22] Krauskopf, s. 63; Peters/Jacoby, § 649 N. 57.
[23] Gauch, Werkvertrag, N. 572; Peters/Jacoby, § 649 N. 57.
[24] Gauch, Werkvertrag, N. 572; Peters/Jacoby, § 649 N. 57.
[25] Peters/Jacoby, § 649 N. 24; Werner/Siegburg, s. 182.
[26] Gauch, Werkvertrag, N. 572.
[27] Gauch, Werkvertrag, N. 575.
[28] Gauch, Entreprise, N. 576; Krauskopf, s. 62.
[29] Gauch, Art. 184 N. 5; Bettschart, s. 142; Gauch, Entreprise, N. 576; Gauch, Werkvertrag, N. 576; BGE 117 II 273.
[30] Gauch, Entreprise, N. 573; Gauch, Werkvertrag, N. 574.
[31] Gauch, Entreprise, N. 577; Gauch, Art. 184 N. 5b.
[32] Gauch, Entreprise, N. 577.
[33] Gauch, Werkvertrag, N. 577a; Werner/Siegburg, s. 182.
[34] Gauch, Werkvertrag, N. 573; Stöckli, Abschluss und Beendigung von Planervertragen, s. 101; Glasl, s. 226; bu hususta bir Zürih Mahkeme kararı için bkz: Urteil vom 1. Oktober 2012 Zürich, Obergericht (www.swisslex.ch).
[35] Gauch, Werkvertrag, N. 573.
[36] Glasl, s. 226.
[37] Peters/Jacoby, § 649 N. 59.
[38] Zevkliler/Gökyayla, s. 614; Gauch, Werkvertrag, N. 574; Bettschart, s. 142; bu hususta bir Federal Mahkeme kararı için bkz: TF 4D_8/2008.
[39] Glasl, s. 226; Baycık, s. 401; Tuncay/Savaş, s. 1184; Yürekli, s. 267; Demirsatan, s. 280.
[40] Peters/Jacoby, § 649 N. 63; Demirsatan, s. 285.
[41] Stöckli, Abschluss und Beendigung von Planervertragen, s. 102.
[42] Peters/Jacoby, § 649 N. 63aa.
[43] Peters/Jacoby, § 649 N. 63aa.
[44] Peters/Jacoby, § 649 N. 63aa.
[45] Gauch, Werkvertrag, N. 577a.
[46] Gauch, Werkvertrag, N. 577b.
[47] Gauch, Werkvertrag, N. 598; Tandoğan, s. 353; Krauskopf, s. 64.
[48] Gauch, Werkvertrag, N. 598; Krauskopf, s. 64; Bettschart, s. 143; Tandoğan, s. 353; Gümüş, Borçlar Özel C. 2, s. 197.
[49] Gauch, Werkvertrag, N. 598; Gümüş, Borçlar Özel C. 2, s. 195; Gehrer,
s. 185. Gümüş, Borçlar Özel C. II (2014), s. 103; Luzern Mahkemesi de bir kararında benzer görüşü benimsemiştir. Urteil des Obergerichts Luzern vom 10.01.2012 (1B 11 28); LGVE 2012 I, Nr. 13.
[50] Gauch, Werkvertrag, N. 598; Krauskopf, s. 64; Tandoğan, s. 353.
[51] Gümüş, Borçlar Özel C. 2, s. 198; Krauskopf, s. 64.
[52] İnşaatın yapılacağı yerin hazırlanması, işin başlaması için birtakım yükümlülüklerin yerine getirilmesi vb.
[53] Gauch, N. 599; Krauskopf, s. 64; Gauch, Werkvertrag, N. 599.
[54] Krauskopf, s. 64; Gehrer, s. 185.
[55] Gauch, Werkvertrag, N. 599.
[56] Stöckli, Auflösung eines Werkvertrags aus wichtigem Grund, s. 310.
[57] Stöckli, Auflösung eines Werkvertrags aus wichtigem Grund, s. 310; Krauskopf, s. 63.