Sözleşmenin feshi ile sözleşmenin sona ermesi ileriye etkili sonuç doğurmaktadır. Bu durum sözleşmeden dönülmesine göre üçüncü kişiler açısından daha avantajlıdır. Çünkü fesihle birlikte, yüklenici inşaatı tamamladığı oranda bağımsız bölümün mülkiyetini almaya hak kazanır. Satış, satış vaadi ya da adi senetle satış yapılmış olsa bile üçüncü kişi, yükleniciye fesih sonucunda kalan bağımsız bölümlerden hak kazanmış olur. Arsa sahibi ile yüklenici arasındaki sözleşmenin feshi, yüklenicinin orantılı olarak bağımsız bölüm tapusu kazanmasına ve aynı şekilde bundan üçüncü kişilerin de yararlanmasına olanak tanımaktadır. Üçüncü kişi sözleşmenin ileriye etkili feshi ile yalnızca tasfiye edilen ve yükleniciye düşen pay oranında talepte bulunabilmeli, kalan alacağı için ise yükleniciye karşı tazminat isteminde bulunmalıdır. Fesih halinde daha önce üçüncü kişiye devredilen pay, yükleniciye kalan kısma tekabül ediyorsa, o payın mülkiyetinin devri arsa sahibinden istenebilir. Buna karşılık devredilen pay, yükleniciye düşmüyorsa artık arsa sahibinden talepte bulunulamaz. Bu durumda üçüncü kişi için tek muhatap yüklenici olmaktadır. Bu ihtimal yüklenici ile üçüncü kişi arasındaki devrin ne şekilde yapıldığından bağımsız olarak ortaya çıkmaktadır. Arsa sahibinin baştan mülkiyeti devrettiği ve yüklenicinin buna istinaden tapuda üçüncü kişiye devrettiği bağımsız bölümün, fesih sonucunda arsa sahibine kalmış olması ihtimalinde mülkiyet baştan geçerli biçimde devredildiği için üçüncü kişinin kazanımı geçerlidir. Tapuda ayni hak kazanan üçüncü kişi, fesih sonunda bundan etkilenmemektedir.
Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin feshi durumunda eksikliğin az ve katlanabilir olduğu inşaatlar bakımından üçüncü kişilerin inşaatı tamamlamasına izin verilmesi düşünülebilir. Çünkü üçüncü kişilere bu şekilde olanak tanınması durumunda feshe rağmen inşaat üçüncü kişilerce tamamlanıp, yükleniciden arsa payı devralmış tüm üçüncü kişilerin, bağımsız bölümlere ilişkin taleplerini arsa sahiplerine karşı yöneltmeleri mümkün olabilir.
Yükleniciye düşecek bağımsız bölümlerin tamamı devredilmişse, fesihle birlikte yüklenici inşaatı tamamladığı oranda bağımsız bölüm alabileceğinden devir yapılan üçüncü kişilerin hepsine bağımsız bölüm düşmeyebilir. Bu durumda üçüncü kişiler arasında nasıl bir paylaştırma yapılacağı problemi ortaya çıkabilir. Böyle bir durumda Yargıtay kişisel haklar arasındaki sıranın işlemin yapılış tarihine göre olacağı görüşünü benimsemektedir. Bu nedenle kişisel hak sahibi üçüncü kişiler arasındaki paylaştırma, işlemlerin yapılış tarihlerine göre gerçekleştirilmektedir. Aynı tarihte yapılan işlemler varsa kime fiilen teslim yapılmışsa, tescil onun adına yapılmalıdır. Herhangi bir kişiye teslim yapılmadan, aynı tarihli birden fazla devir yapılmışsa o takdirde bu kişiler arasında öncelik sağlayacak başka bir durum bulunmadığında paylı mülkiyet kurulması ihtimali düşünülebilir. Aynı bağımsız bölüm için aynı tarihte yapılmış iki satış vaadi sözleşmesi varsa ve bu sözleşmelerden biri tapuya şerh edilmişse, tespit edilebildiği takdirde yapılış anlarına göre aralarındaki öncelik belirleneceğinden fesih sebebiyle payı devralabilecek olan yine önceki işlemin tarafı olan kişidir.
Feshin ileriye etkili sonuç doğurması gereken durumlarda yüklenicinin arsa sahibinden arsa payını ve buna özgülenen bağımsız bölümü talepte haklı olması için edimini eksiksiz ifa etmesi gerektiğinden; üçüncü kişinin arsa sahibine başvurması halinde, arsa sahibinin eksik işlerin üçüncü kişilerce tamamlanması veya rayiç fiyatları ile tazmin edilmesi durumunda arsa payının devredebileceği yönündeki def’i haklı görülmektedir.